
Büyük kazanların sürekli harlı tutulması için odun ateşinin gücüne ihtiyaç vardır. Odun ateşi pancar pekmezi üretiminin olmazsa olmazları arasındadır. Hal böyle olunca, Balkan köylerinde yahut makda yardımı alan bozuk ormanlık köylerde varlığını sürdürmesi anlaşılabilir bir durumdur. Çünkü para verilerek odun satın alınmasıyla üretimin sürdrülebilir tarafları ortadan kalkacaktır.
Bu olumsuzluğu aşmak için Poyralı köyünde olduğu gibi üretim pek çok yerde imece usulüyle, köy tüzel kişiliğinin de yakacak katkılarıyla, çok sayıda ailenin bir araya geldiği imalathanelerde üretilmesi yoluna gidilebilmektedir. Bu hem işleri hızlandırmakta, hem de çok sayıda ailenin üretimin mali külfetini hafifletmesi açısından önem taşımaktadır. Üstelik bu imece usulü üretim, karşılıklı deneyim paylaşımı ile perçinlenerek aynı kalitede pancar pekmezi üretimini de beraberinde getirmektedir. Bu durum, farkında olmadan, Poyralı pekmezinin o aranan lezzetini sürdürmesinin de önünü açmıştır, ola ki…
Pancarların tarlada sökülüp eve getirilmesi ile işler başlar. Sökülen şeker pancarları –yumrulu bir kök bitkisi olması hasabiyle– topraklarından iyice ayrılır. Bolca suyla güzelce yıkanırlar. Dışındaki kabuk kısmı bu işe mahsus bıçaklarla törpülenip, parçalara kıyılır. Bu işlemi elle yapmak oldukça zordur. Bazen aile içinde iş bölümü ile kuşaktan öğrenilen bu pancar soyma ve kıyma işlemi, işlerin hızlandırılması için şimdilerde basit kıyma makinelerine bırakılmaktadır.
Kıyılan şeker pancarları derin kazanlara alınır. Bu kazanlar çeşitli hacimlerde olabilir. Fakat esas olan şudur ki; kazanın yarısına kadar su dolduruluyorsa diğer yarısına yakın kıyılmış pancar ilave edilir. Harı sürekli beslenen odun ateşleri üzerine oturtulan kazanlar içerisine alınan pancarlar, 3-5 saat gibi bir süre kaynatılıp yumuşatılır.
Yumuşayan pancarlar su içerisinden alınarak, şıralarını sıkmaya yarayan kazan benzeri başka bir ortama alınırlar. Bir çeşit mengene düzeneğine sahip bu ortamda sıkılan pancarların şıraları, düzeneğin altından alınır. Şeker pancarının kendi öz suyu olan bu şıra, daha yayvan, leğen benzeri geniş pişirme tavalarına alınırlar.
Tavalara alınan şıralar yine ateşin üzerine oturtulur. Ateş sürekli beslenirken, büyük kevgir benzeri düzeneklerle şıra sürekli kıvam kontrolü yapılmak üzere, havalandırarak karıştırılır. İlk zamanlar eksilen şıraya ara ara şıra ilavesi yapılır. Köpükleri zaman zaman havalandırarak uzaklaştırılan kaynayan pekmeze, son bir-iki saatte yeni şıra ilavesi yapılmaz. Bu son zamanda pekmezin kıvam bağlaması amaçlandığı için, havalandırarak süzgeçlerle sürekli kontrolü yapılır. Bu havalandırma işlemi kısa süreli soğuma sağladığı için kıvam bağlamayı da destekler hale gelecektir.
Pekmezin ateşten alınma zamanını kıvamından olduğu kadar, renginin önce kızarıp sonra sarıya çalar bir hal almasından da anlarsınız. Soğuk bakır yahut porselen bir tabağa alıp, kıvam ve tat kontrolü yapmak da size fikir verecektir. Şıranın kaynatılmaya başlanmasından itibaren bu süre yaklaşık 4 saate varmaktadır.
Bir süre genişçe kaplarında soğutulan pekmezler, kış boyunca muhafaza edilecekleri kapalı kaplarına alınırlar. Direk güneş görmeyen, serin ve mümkünse gölge bir ortamda saklanırlar.